Atatürk
BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 29.04.2020 | Okunma Sayısı: 2070

Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere, Ankara ve Diyarbakır baroları ile ilgili olarak gerek sosyal medyada gerekse yandaş medyanın yayın organlarında bir linç kampanyası sürdürülmektedir. Bu linç kampanyasına sebep olarak; diyanet işleri başkanın 24.04.2020 tarihinde yapmış olduğu konuşmasındaki değerlendirmelere ilişkin olarak, Barolarımızın yapmış oldukları açıklamalar gösterilmektedir. İktidara yaranmada yarışan bu zevat; kasıtlı olarak açıklamanın bir cümlesini çarpıtarak toplumun hassasiyetlerini manipüle etme gayreti içerisine düşmüştür. Siyasi iktidar da gündem değiştirme amacıyla, bu konuyu daha da kabartarak bir üst seviyeye taşımış, adalet bakanının Baroyu hedef gösterdiği tweeti üzerine, Ankara cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Ankara Barosu hakkında ve aynı gerekçelerle Diyarbakır Cumhuriyet başsavcılığı da Diyarbakır Barosu hakkında resen soruşturma başlatmıştır.

Öncelikle her iki Baromuzun konuya ilişkin açıklamaları, tarafımızca titizlikle okunmuş ve ancak milletimizin dini değerlerini veya başkaca herhangi bir değerini aşağılayan bir ibare, ima görülmemiştir. Tüm toplumların değerlerine saygıyı şiar edinmiş Şanlıurfa barosu olarak; iddia edildiği gibi bir ötekileştirmenin veya bizim gibi düşünmeyenlerin değerlerinin aşağılamanın karşısında ilk saflarda yer alacağımızı belirtmek isteriz. Bununla birlikte, Diyanet işleri başkanının açıklamalarını da kabul etmediğimizi, toplumun bir kesimini küçük düşürücü, ayrıştırıcı ve faşizan bulduğumuzu ifade etmek isteriz.

Bilindiği gibi; İslam dini ruhbanlığı ve ruhban sınıfını kabul etmeyen bir anlayışa ve uygulamaya sahip bir dindir. Siyasal İslam’ın tarihsel çıkışı incelendiğinde, Diyanet işleri başkanlığı; ruhban sınıfını çağrıştırdığı düşüncesiyle, bu anlayışın siyasal figürleri tarafından yıllarca sert eleştirilere tabi tutulmuş, hata bu kurumun kaldırılması seçim vaatleri arasında gösterilmiştir. Zira bu kurum, siyasal iktidarın yıllarca mücadele ettiği seküler devrimin ürünüdür. Ancak, son zamanlarda, siyasal iktidarın lehine dinin siyasete bizatihi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından alet edilmesi üzerine, muhalif kesimlerce, hukuk içinde kalınarak, Diyanet İşleri Başkanı hakkında yapılan herhangi bir eleştiriye bile iktidar tarafından müsamaha gösterilmemeye başlanmıştır.

Fakat biz barolar için; Diyanet işleri başkanlığı, devletin idari yapısı içerisinde sistemin işleyişine katkı sunması gereken, yüzlerce kurumdan yalnızca biridir. Fazlası değildir. Hiç bir kutsiyeti veya diğer kurumlardan herhangi bir üstünlüğü yoktur. Bu sebeple de, devletin diğer kurumları gibi, Diyanet işleri başkanlığı ve başkanı da anayasaya ve devletin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara uygun davranmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, anayasanın ikinci maddesinde yer alan’’ hukuk devleti’’ ilkesinin gereğidir. Diyanet işleri başkanı 24.04.2020 tarihinde yapmış olduğu açıklama ile yukarıda belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmış ve suç işlemiştir. Ankara ve Diyarbakır barosu da suçu ve suçluyu kamuoyuna ve adli mercilere ifşa etmiştir. Barolarımız mezkûr açıklamalarıyla esasen avukatlık kanunun 95.maddesindeki görevini ifa etmiştir.

Bu itibarla Ankara ve Diyarbakır barosuna karşı başlatılan linç girişimin karşısında yer aldığımızı, iktidarın sopası gibi hareket eden, Ankara ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı haksız ve hukuksuz soruşturmanın her aşamasında hem Diyarbakır barosunun hem de Ankara barosunun yanında yer alarak, sonuna kadar dayanışma içerisinde olacağımızı kamuoyuna saygıyla belirtmek isteriz.

ŞANLIURFA BAROSU

ETKİNLİK TAKVİMİ

22.11.2024
AV. ABDULLAH ÖNCEL
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.